Tarihin, şüphesiz en hızlı gelişen ve büyüyen olgusu bilişimdir. Temelde mekanik ayrımından elektronik bağlantısına geçtiği II. Dünya Savaşı’ndan itibaren tedricen ama katlanarak büyüyen, gelişen ve olağanüstü boyutlara erişen bilişim, bünyesinde sadece bilgisayarları ve cep telefonlarını değil, aynı zamanda banka sistemlerini, ekonomiyi, diğer elektronik mucizeleri de barındırmıştır. Tıpkı dünyanın gelişimi gibi, buna paralel olarak ilerleyen bilişim sektörünün başat aktörü internet ise, bu sektörün en büyüğü, en afacanı ve en sevimlisi olmasının yanı sıra en genci, en haylazı ve en korkuncu olarak karşımıza çıkıyor. Artık biliyoruz ki, uzay coğrafyası gibi internet de durağan bir yapıda değil, dinamik hareketleriyle sürekli büyüyen ve gelişen sonsuz yapıyı haizdir. Bu internet kavramının içerisine soktuğu her şey, hayatımızdaki hemen her noktaya temas etmeyi de ihmâl etmiyor.
İnternetin fırsat yarattığı, alanını genişlettiği en büyük saha ise kesinlikle ekonomi olmuştur. Doksanlı yılların ortasından itibaren gelişmeye başlayan internet ve ekonomi ilişkisi, çok kısa süre içerisinde büyümüş, büyümüş, büyümüş ve kocaman olarak; tıpkı ağızda şişirilen bir sakızın alfa konumuna geldiğinde patlaması gibi milenyumdan hemen sonra patlamıştır. Tarihe Dot-Com Balonu olarak geçen bu hadise ile NASDAQ Borsası’nın altüst olmuş ve eski kurtlar, geleceğin teknolojisinin internet olmadığını bildiklerini sanarak gururlarını okşamışlardı. Bu krizin yerel hükümetler tarafından alınan kimi kararlar, yapılan yasal düzenlemeler, eski kafanın hâlâ yeniye adapte olamaması gibi birçok sebebi bulunabilir. Sorumlu çok, ancak suçlu olarak şüphelimiz internet. Yanıldılar. Yazının devamını okumak için tıklayınız »