İnsanoğlunun, üzerinde gayret gösterdiği ve her geçen zamanda üzerine yeni gelişmeleri eklediği yüzlerce, hatta binlerce meslek bulunmaktadır. Târihin ilk safhalarından başlamakla birlikte bu meslekler zamanın, mekânın ve toplumun ahvaline uygun bir şekilde inkişaf etmişlerdir. Kimi meslekler ilk insan olarak addedilen (üzerinde irdelenmesi ancak bir başka yazının konusu olabilir) Âdem’den beri varlığını korumayı başarsa da kimileri çözüm getirdiği sorunların ortadan kalkmasıyla târihe karışmıştır. Hatta aralarında öyle meslekler var ki onlar da zamanın devinimli çarkında kendisine muhkem bir yer edinmeye çabalamaktan başka bir şey yapamamaktadır.
Terminolojiye çok takılmadan meslek sınıflandırmasının içerisinde zanâatkârları, sanatkârları, tâcirleri ve tüm bunların kapsadığı, para kazanmak sâikiyle yapılan uğraşıları dâhil etmemiz gerekir. Bu durumda hayvancılığın hâlâ geçerli olması ve hatta günümüzde organik yaşam kaygılarının da tetiklemesiyle tekrar popüler duruma geçmesi ortadayken, at kullanımının devlet ve halk nezdinde sona ermesiyle nalbantlığın da kaybolan bir meslek hâline düşmesi gözler önündedir. Bir de arafta kalan ve tek tük de olsa rastlayabileceğimiz kimi para kazanma meşgaleleri bulunmaktadır. Bileyicilik, sütçülük, sepetçilik, kalaycılık ve çömlekçilik gibi meslekler, nadiren de olsa karşımıza çıkabilen meslekler olarak nitelendirilebilir.